19 Eylül 2008

MÜSLİ KURABİYE

Bu tarife bayılacaksınız çünkü istediğiniz kadar yiyebileceğiniz YAĞSIZ, UNSUZ ve ŞEKERSİZ bir kurabiye. Kim istemez ki, bir kurabiyenin sağlıklı olduğunu bilerek yemeyi, üstelik kalori hesabı da yok... Tarif Heidi Swanson'dan. Ben birkaç değişiklik yaparak kendi mutfağımdakilerle hamur hazırladım. Yeşil çayımızın yanında ikişer taneyi afiyetle yedik. Geri kalanı da soğuk sütle yemek üzere sahura sakladık. Nasıl bir tadı olacağını merakla beklediğimiz için fırından çıkar çıkmaz sıcak yediğimiz kurabiyeler biraz soğuduktan sonra asıl kıvamını buldu.
Malzemeler
3 orta boy muz
1 paket vanilya
1 kahve fincanı bal
2 su b. müsli
1/3 su b. hindistan cevizi
2/3 su b. badem
1 çay k. tarçın
1 çay k. kabartma tozu
40 gr. çikolata

Hazırlanışı
Bir karıştırma kabında muzları çatalla ezerek püre kıvamına getirin. Üzerine vanilya ve balı ekleyerek kurabiye hamurunun sıvı kısmını tamamlayın. Başka bir yerde müsli, hindistan cevizi, badem, tarçın, kabartma tozu ve küçük parçalara kestiğiniz çikolatayı karıştırarak sıvı malzemeye ekleyin. İyice birbirine karıştırıldıktan sonra kurabiye harcı, yağlı pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine bir kaşık yardımıyla 2 cm aralıklı paylaştırılır. Fırının en üst bölmesinde 15 dk. pişirildikten sonra dışarı alınır. Eğer kurabiyeler tepsi üzerine biraz yayılmışsa hiç üzülmeyin sıcakken düzelttiğiniz kurabiyeler soğuduklarında şekillerini koruyorlar. Afiyet olsun...

17 Eylül 2008

PATATESLİ TAVUK BUTLARI

Tavuk, bizim ailemizde kırmızı ete göre daha fazla tercih edilmekte. Bunun en önemli sebebi de, beyaz eti seven bendenizin yemekleri de bu doğrultuda yapmam. Her zaman aynı çeşit yemek yapmaktan sıkıldığım için değişik tavuklu tarifler denemekten kendimi alıkoyamıyorum. Bunlardan biri de, amuda kalkmış gibi duran tavuk butları. Havada asılı gibi duran bu parçalar altlarında duran patates dilimlerinden destek alıyorlar aslında. Masaya renk katan bir sunumu var, denemenizi tavsiye ederim.



Malzemeler
10 adet ızgaralık derileri soyulmuş tavuk butu (zeytinyağı ve kırmızı biberde bekletilmiş)
4 orta boy patates
1 büyük soğan
3 domates
2 sivri biber
1 y.k. domates salçası
1 y.k. biber salçası
3/4 su b. sıcak su
Zeytinyağı
Pul biber, Karabiber, Biberiye, Kekik, Tuz
10 adet 10x10 cm. folyo parçaları

Hazırlanışı
Yemeği hazırlamaya öncelikle patatesleri dilimleyerek başlıyoruz. Nasıl görmek istiyorsanız öyle dilimleyeceğiniz patatesler, yemeğin pişeceği fırın kabına (tavukların amuda kalkabilmesi için biraz derin olmasında yarar var) alınır. Üzerine zeytinyağı, halka kesilmiş soğan dilimleri, salça ve baharatlar eklenerek karıştırılır. Tüm malzemeyi eşit şekilde patateslere bulaştırdıktan sonra sıra tavuk butlarını giydirmeye gelir. 10x10 cm. ebatlarında kesilen folyo parçaları önceden yağ ve kırmızı biberle terbiye edilen tavuk butlarının kemikli kısmını örtecek ve rahat tutulabilecek şekilde sarılır. Fırın kabında duran patateslerin arasına tavuk butları baş aşağı batırılır ve sabit durabilmeleri için yanlardan destek yapılır. Kabukları soyulmuş domates dilimleriyle ikiye bölünmüş sivri biberler aralara paylaştırılır. Üzerine sıcak su ilave edildikten sonra üstü tamamen folyoyla örtülerek 200 derece fırında yaklaşık 35-40 dk. pişirilir. Afiyet olsun...

14 Eylül 2008

FRAMBUAZ SOSLU CHEESECAKE

Annemin hazırladığı iftar yemeğine ben de, frambuaz soslu cheesecake yaparak gittim. İlk kez denediğim bir tarif olması ve ancak iftardan sonra kıyısından köşesinden tadabilecek olmam biraz endişelendirdi beni. Ancak görüntü ve kokudan tarafımdan tam not alan pastanın tadı da bu ikisini aratmayacak güzellikteydi. Tarifi ararken gezindiğim bloglarda karşılaşılan ortak sorunu ben de yaşadım, keki fırından çıkardıktan sonra tam anlamıyla ortadan yarıldı. Neyse ki bu olasılığı düşünerek ayırdığım çırpılmış krema ve hazırladığım meyveli sos imdadıma yetişti de yarık başarıyla dolduruldu. Ev Cini'nin blogunda yayınladığı ve onun da 125 best cheesecake recipes / George Geary isimli yemek kitabından edindiği şeftalili cheesecake tarifini biraz değiştirerek hazırladığım pastanın yapımını anlatıyorum. Tarifin sonunda farklı yerlerde okuduğum cheesecake yapımında dikkat edilmesi gerekenleri listeledim, aman dikkat :)
Malzemeler
Dolgu Malzemesi;
4 paket labne peynir
1 kutu 250 mg. krema
1 bardak toz şeker (250 ml. su bardağı)
4 yumurta (oda sıcaklığında)
1 tepeleme yemek kaşığı un
1 paket vanilya
Taban Malzemesi;
1 paket Yulaflı Bisküvi (ben Eti Burçak kullandım)
3 y.k. eritilmiş tereyağı
1 su b. orta irilikte çekilmiş ceviz
1 paket hazır meyveli sos karışımı (benim gibi acil yetiştirenler için)
Pastanın yapımına öncelikle taban malzemesini yaparak başlıyoruz çünkü dolgu kremasını hazırlarken bu tabanı buzlukta donmaya bırakacağız. 1 paket bisküviyi robotta çekerek inceltiyoruz. İçine orta irilikte çekilmiş ceviz içi ve erimiş tereyağını da ekleyerek yoğuruyoruz. Pastayı pişirirken kelepçeli kek kalıbı kullanmak gerekiyor. Tabanını yağladığımız kalıba bisküvili harcı parmaklarımızla sıkıştırarak yerleştiriyoruz. Bu aşamada ben bir dahaki yapışımda tabana yağlı kağıt sermeyi planlıyorum. Dolgu kremasını hazırlarken tabanı buzlukta bekletiyoruz.
Pastanın iç harcının hazırlanmasına kremayı çırparak başlıyoruz. Yoğunlaşmış bir krema haline geldiğinde 1 bardak kadarını ayırıp geri kalanı süs için buzdolabına kaldırıyoruz. Elimizdeki bir bardak kremanın içine şekeri de ilave ederek orta hızda çırpmaya devam ediyoruz. Oda sıcaklığındaki yumurtaları kremalı karışıma teker teker ilave ederek çırpmaya devam ediyoruz. En son un ve vanilyayı da ekleyip karıştırıyoruz.
Buzluktan çıkardığımız kalıba iç harcı döküyoruz. İsteğe bağlı olarak harcın yarısını döküp araya sevdiğiniz meyvelerden ince dilimler de ekleyebilirsiniz. harcın üstünü düzelttikten sonra bir kaç kez tabanı tezgaha vurmakta fayda var. Böylece harcın içindeki hava kabarcıkları yüzeye çıkıyor ve pasta fırında pişerken üstünde boşluklar oluşmuyor.
Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında ilk 15 dk. kapağı açık, sonra ısıyı 150 dereceye düşürerek 55-60 dk. üstü hafif kızarana dek pastamızı pişiriyoruz.
Fırından çıkardığımız keki ılınması için tel ızgara üstünde bekletiyoruz. Soğuduktan sonra üstünü streç filmle kapatıp buzdolabında en az 4 saat, en iyisi bir gece bekletiyoruz. Servis yapmadan en az 2 saat önce üstünü süslemek için ayırdığımız kremayı bir spatula yardımıyla kekin üstüne yayıyoruz. Bunun üstüne de, hazırladığımız frambuaz yada herhangi bir meyveli sosu dökerek, soğuması için tekrar buzdolabında beklettikten sonra kekimizi afiyetle yiyoruz.
Önemli Notlar;
- Dolgu malzemesinin hepsi oda sıcaklığında olmalı,
- Kelepçeli kalıbın alt ve yan yüzeylerinde yağlı kağıt kullanırsanız pastayı kalıptan çıkarırken rahat edersiniz.
- Pastanın fırında piştiğini anlamak için kalıbı hafif salladığınızda kekin göbeği de biraz sallanmalı, sonradan o yumuşaklık gidiyor ama çok pişirirseniz beklenen kıvamda olmuyor.
- Eğer fırınınızda turbo özellik varsa kullanmayın, bırakın yavaş ama emin adımlarla pişsin.

İFTAR MENÜSÜ 1


Ramazan geliyor geldi derken yarısını bitirmişiz bile. Biz oldukça kalabalık bir aileyiz ve ben bu durumu çok seviyorum. İnsanın çevresinde sevdiklerini ve büyüklerini bir arada görmesi çok huzur verici ve güvenli bir ortam oluşturuyor. Ama ne yazık ki, herkesin koşturması gereken bir yerlerin her daim varlığından eksiksiz bir araya gelmemiz her zaman mümkün olamıyor. Ramazanda verilen iftar yemeklerinin güzelliği de işte buradan geliyor. Herkesin durup soluk aldığı ve huzurla masaya oturduğu daha nice iftar sofraları hazırlamamız dileğiyle...

Aslında bu iftar menüsü annemin hazırladıkları. Geçen hafta teyzeme gittiğimde fotoğraf makinemi almadığım için o menünün resimleri yok. Artık teyzeme bir daha gitmemiz gerek, ne yapalım :)

Annemin iftar menüsü



Kırmızı mercimek çorbası

Fırında fasulyeli güveç

Fırında mantar soslu tavuk

Şehriyeli pilav

Zeytinyağlı yaprak sarma

Zeytinyağlı barbunya

Ispanaklı börek

Buharda sebze sote

Salata

Güllaç (Sezen'den)

Şekerpare (Teyzoştan)

Frambuaz soslu cheesecake (selenden :))

10 Eylül 2008

HANGİ BALIK NE ZAMAN YENMELİ


OCAK
Uskumru, lüfer, palamut, istavrit, lezzetlerini muhafaza eder.
Kefal ve hamsi tam yağlı durumdadır.
Çinekop, kofana, minekop boldur.
Midyenin mevsimi başlamıştır.
Tekir, kırlangıç bolca avlanır.
ŞUBAT
Bu ayda kalkan mevsimi başlar, mayıs sonuna kadar devam eder.
Tekir bol çıkar, uskumru, lüfer ve palamut yağını kaybetmeye başlar.
Gümüş balığı, kefal, derepisisi, minekop ve midye lezzetle yenir.
MART
Kefal, levrek ve kalkanın en lezzetli zamanıdır. Uskumru ise çiroz olmaya başlar.
NİSAN
Kalkan lezzet bakımından yine başta gelir ve en bol zamanıdır.
Mercan, levrek, kılıç, kırlangıç bolca çıkmaya başlar. Dolayısıyla diğer aylara göre bu ayda balık daha boldur.
MAYIS
İstakoz, levrek, barbunya, dilbalığı, tekir, kılıç, kırlangıç, pavurya, karides, iskorpit zevkle yenir.
Kalkan yavrusu ve gelincik çıkmaya başlar.
HAZİRAN
Bu ayda balıklar az tutulur, geçici olarak Karadeniz'e giderler. Dip balıkları da yumurtalarını dökmüş olduklarından, dağınık gezerler. Bu sebeple haziran ayı verimsizdir.
TEMMUZ
Sardalyanın mevsimi başlamıştır. Ekim ayı sonuna kadar lezzetini devam ettirir.
Tekir, barbunya yine lezzetini devam ettirir.
Istakoz ve pavurya bolca çıkar.
AĞUSTOS
Çingene palamudu mevsimi açar.
Sardalya, kılıç, mercan, sinağrit, ıstakoz ve pavurya yine lezzetlidir.
EYLÜL
Sardalya ve kılıç lezzetini devam ettirir.
Palamut irileşmiş olur.
Lüfer, kolyoz, izmarit, kırlangıç bolca çıkar.
EKİM
Geçici balıkların yazın Karadeniz'de beslenip Marmara Denizi'ne dönüşe başladığı aylardır. Bu, her çeşit balığın bollaşması demektir.
KASIM
Ekim ayındaki balıkların bolluğu ve lezzeti devam eder.
Pisi'nin en nefis olduğu aydır.
ARALIK
Uskumru, lifer, palamut ve torik yağlı olduklarından her türlü yemeği yapılır.
Tekir boldur.
Hamsinin de en lezzetli zamanıdır. :)

ÇİKOLATALI PUDİNG

Her normal kızın zaman zaman tatlı krizleri olur, bu durumdan korkmamak, aksine avantaj haline getirmek gerek diye düşünüyorum. Ne olmuş yani arada sırada çok çikolata yiyorsak... Acil şifa niyetine tatlılar her daim elimizin altında bulunmalıdır. İşte size yoğun çikolata kokusu ve krema kıvamıyla tam da o anların tatlısı olabilecek bir reçete.
Malzemeler;
3 su b. süt
1/2 su b. şeker
2 yumurta
2 y.k. mısır nişastası
1/2 su b. kakao
1 paket vanilya
85 gr. bitter çikolata (Yoğun çikolatası buradan geliyor)
Hazırlanışı;
Tencereyi ateşe koymadan önce içinde yumurtalar çırpılır, süt ve şekerle karıştırılıp, üzerine kuru malzeme ilave edilir. Birbirine iyice yedirdikten sonra tencere ateşe konur ve muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. (Dikkat etmek lazım altı çabuk tutuyor.) Servis edilecek kuplara eşit miktarda dağıtılan puding dışarıda ılındıktan sonra soğuması için buzdolabına kaldırılır. Bu aşamada ben kupların üstünü açık bıraktığım için sanırım ! ertesi gün pudingin üstünde yarıklar oluştu. Tadından hiçbirşey kaybetmemesine rağmen görüntü biraz bozuldu. Bunun olmaması için iyice soğuduktan sonra eğer hemen tüketilmeyecekse sanırım üstünü streçle kapatmak gerekiyor. Onun dışında bitter çikolatanın verdiği o acımsı ve yoğun çikolata tadı anlatılmaz, yaşanması lazım. Deneyenlere afiyet olsun...

9 Eylül 2008

NE ZAMAN DOĞALINI YEDİĞİMİZİ BİLELİM


Yoğun bir iş temposunda çalıştığı halde evlerinde de herşeyin düzenli ve yolunda gitmesini isteyenler bilirler ne demek istediğimi... Hele hele iş ve ev arasındaki koşuşturmaya bir de yapacağım diye tutturulan doktora tezi de eklenince, bir gün 24 saat olsa acaba yeterli olur muydu şüphesini taşıyan benim için, burası tam anlamıyla bir kaçış yeri haline geldi. Ne yazık ki, taze sebze ve meyveler arasında gezmeyi çok sevdiğim pazara gitmek artık lüks oldu. Büyük marketlerin manav reyonlarından alışveriş ede ede fark ettim ki; herşeyin en iyisi var diyen sevgili eşime de bilgi olsun, neredeyse tüm meyve ve sebzeler her daim bu raflardaki yerini koruyor. İyi de, hani bunların mevsiminde yeneni sağlıklıydı! İşte size yeni takıntım: bundan böyle hangi ay doğa ana bize ne sunduysa o yenecek, bu uğurda domatesten dahi vazgeçilecek. Taylan Kümeli ve ekibinin hazırladığı bu takvim, mutfağımın baş köşesinde yerini aldı bile.