31 Ekim 2009

ÇİKOLATA ve KAHVE YAĞMURUN HÜZNÜNÜ ALIR


























Nedendir bilmem, küçüklüğümden beri yağmurlu havalarda pencerenin kenarına geçip sıcak bişeyler içesim vardır. Öyle hüzünlü, melankolik bir yapım yoktur aslında ama yağmur damlalarını severim işte. Hazır kuzumu uyutmuşken yaptım kahvemi, o da yetmedi aldım kahveli çikolata drajeleri (bunları yapan insanın ellerinden öpmek lazım: kahve ve çikolata bir arada ne uyum!) geçtim pencerenin yanına. Bilgisayarımın yeri her daim pencere yanı olmuştur. Gece gündüz farketmez, dışarıya bakmam lazım. Öğrenciyken saatlerce bilgisayar başında çizim yapardım. Sabaha karşı yattığım çok olmuştur. O zaman bile pencerem açık çalışır, arada gözlerimi ufka çevirip dinlendirirdim. Deneyin, gerçekten işe yarıyor.

Kocaman kocaman binaların arasında neyse ki yeşil birşeyler görüyoruz, yazık bize valla. Neymiş efendim büyük şehre alışmışız. Alıştığımız doğru; trafiğine, sesine, kalabalığına, yan kesicisine, hastalığına... Sessiz sakinlikte uzun süre durunca canımız sıkılır olmuş. Ben hiç öyle değilim, şöyle ağaçların altında kuşların sesiyle çalışabileceğim bir yerin hayalini kuruyorum. Yaşadığımız yerlerde hep yukarı doğru çıkmışız, toprağa tepeden bakıyoruz yani. Eh, bu kadar insanı bu şehir ancak yukarı büyürse kaldırabilir tabi.

Bir gün, hep daha fazlasının istenmediği bir dünya hayal ediyorum çikolata ve kahve eşliğinde.

1 yorum:

  1. okuyunca bu kadar olamaz dedim. Çevre Yüksek mühendisiyim. (Gerçi mesleğimden de az çok anlaşılacağı üzere doğal yapı aşığıyım) Şehirlere alışmak mı, sanki sırf bir gün alacağımız yada yaptıracağımız yeşillikler arasındaki bahçeli ev için çalışıyorum. Bahçemde bitkiler yetiştirip yemeklerimi oradan yapmak istiyorum. Şimdilerde ise ben de senin gibi fırsat buldukça kahve ile kurabiye eşliğinde kurduğum hayallerle yetiniyorum. Sayfamda İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ kısmına bakarsan sen de benim hissettiklerimi hissedecek misin çok merak ettim. Hani markette karşılaşsak samimi olacakmışız gibi.
    sevgilerimle

    YanıtlaSil